21 Kasım 2017 Salı

Sular İdaresi


Sular idaresine haber verilsin, bu akşam tüm aşıklar hissedecekleri derin üzüntü sebebiyle ağlayacaklar. Göz yaşları sel olup şehrin sokaklarını dolduracak, kanalizasyonlar taşacak. Parklardaki havuzlar bu göz yaşları ile dolacak, taşıtlar bu sele kapılıp kullanılmaz hale gelecektir. Çevre ülkeler yardım talebinde bulunacak ama hiç kimse bu zorluğun altından kalkma becerisini gösteremeyecektir. Ülkede süresiz yas ilan edilecek ve bu afetin baş şüphelileri olarak aşıklar mahkemelere doldurulacaktır. Onlara kendilerini savunmalarına imkan verilmeden sözü kısa kesip hükümleri hakimlerce hızlıca verilip hapse mahkum edileceklerdir. Bir türlü dinmek bilmeyen bu göz yaşları da ülkenin çeşitli alanlarında fayda için kullanılacaktır. Tarım arazileri sulanacak, belediye yazın sokakları bu göz yaşları ile yıkayacak, daha az gelişmiş ülkelere bu suları arıtıp içme suyu olarak satıp ek gelir elde edilecektir. Ülke yaşadığı bu afetten yine bu afete sebep olmuş müsebbipler sayesinde sıyrılacak ve ayağa kalkıp iflah olacaktır. Üzerinden o kadar zaman geçecek ki bu aşıkların neden mahkum oldukları bile unutulacaktır. İşte bu çarpık toplum bu noktada içinde bulundurduğu zerre iyiliği bu aşıkları tasfiye etmek için kullanacak ve özgürlüğüne kavuşturulan bu aşıklar sevdiklerini aramak için yollara koyulacaktır. Sevdiklerini başkalarının kollarında bulan bu aşıklar artık göz yaşlarını yerine kan ağlayacaklardır. Bu toplum günahlarının bedelini içindeki bu zerre iyilik sebebiyle yaptıkları bu tasfiyeler yüzünden ödemek zorunda kalacak ve tüm memleket ve civar ülkeler bu kan deryasından nasibini alıp coğrafyanın kanlı raflarında yerini alacaktır. Üzerinden binlerce yıl geçtikten sonra bu coğrafya üzerinde yapılan kazılarda bu çarpık topluma ait bulgulara rastlanacak ve pek tabi insan doğası gereği ibret alınmadan gösteriş maksadıyla müzelerde sergileneceklerdir.


-Bu yazı Müzeler Müdürlüğü Tarihten Ders Almadan Tarihi Anlamak Dairesi Uydurma Kararlar Komitesi Tarafından bilinmeyen bir tarih ve saatte mimar olduğu sonradan anlaşılan katiplerce kaleme alınmıştır. Çoğaltılması ve dağıltılması muhtelif sebeplerden dolayı uygun görülmüş ancak imkan olmadığı için uygulanamamıştır. Yazıda ufak da olsa tüm değişiklikler ilgili kanunlar gereğince yasaklanmış olup değiştirilmesinin teklifi bile söz konusu değilir.

Yüzümdeki, Kitabın İzleri

İşte ben burada, annemin evinde seni düşünüyorum. Geçenlerde konuşuyoruz, biz pek konuşmayız yani ben cesaret edip de sürekli seni konuşturamam ya da işte ne bileyim gevezeliğim seni kaçırır korkusuyla suskun rolü oynarım. Ne demiştim konuşuyoruz, uzun bir aradan sonra yazdım sana ve sen dedin ki sen de aklımdaydın sana yazıcaktım… Şimdi düşünüyorum da acaba hangimiz diğerinin aklında en çok? Yani bence sen benim aklımda daha çoksundur benim senin aklında olduğum kadarıyla. Her neyse aklıma gelmişken bahsedeyim dedim, ben burada halının üzerinde müptelası olduğum bir kitabı okurken içerdiği dünya ve üslubunun aklımı ezmesi suretiyle sadece kitaba veya anlatıcının anlatma üslubuna bağlayamacağım biraz da uyku düzenimin bozukluğundan sebep bir uyku çöktü üzerime. Bilincim yavaş yavaş sönerken aklımda kalmaya direnen “sen” düşüncesi beni hem korkutmakta hem de yaşamıma lezzet katmakta. Korkudan ziyade özlem, gerçeliğe duyduğum özlem aslında bu garip his içimde olan. Seninle ilgili hayalimde kurduğum şairane sohbetleri yaşabilecek miyim işte bu düşünce beni hiç bilmediğim bir his ile birlikte bırakıyor geriye kalan günlerinde hayatımın.


Bir taraftan kardeşimin teyzemle olan konuşması kulaklarımı tırmalıyor. Almanyadaki kuzenimin tahmin ettiğim kadarıyla içinde bulunduğu buhrandan sıyrılmak için anlamadığım bir bağlılıkla sevdiği bu ülkeye göçme planları hakkında konuşuyorlar. Henüz bunu kendi başına yapabilecek ehliyeti ailesi onda görmüyor.

Ve ben tüm bu parazit seslere rağmen seni düşünmeye devam ediyorum çünkü son birkaç gündür aklımı hiç olmadığın kadar işgal etmiş bulunmaktasın haberin olmaksızın bir işgalcı olmanın nasıl bir his olduğunu sana sorsam büyük ihtimalle beni anlamakta güçlük çekeceksindir çünkü haberinin olmaması zaten bundan bihaber olduğun anlamı gelmekte ve haliyle bir şey hissetmen söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durum benim bu konuda senin hislerinle ilgili hayal kurmamı engelleyemez işte sahip olduğum bu özgürlük beni bu başta bahsettiğim kelimeler ile pek anlatılamayacak hisler içerisine sokmakta. Merak ediyorsunuz nedir diye diyorum ya tarifi pek mümkün görünmüyor.


Adam düşünürken yolda yürüdüğünü fark etti. Yolda yürürken düşünüyor, farkına vardığı şeyin hakkında hiçbir şey bilmiyor bilmediği şeyi yapmaya yani yürümeye devam ediyordu.

Döngüde kalmış teyp gibi aynı şey olup olup durdu.

Tıpkı benim aşık olmam gibi, sana aşık olmam gibi ve senin bana aşık olamaman gibi.

Neden olamadın? Neden denemedin?

Yahu benden daha romantik, ince ruhlu, beyefendi, eli yüzü düzgün, geleceği parlak, nazik, kadın ruhundan anlayan, sempatik, esprili, becerikli (mutfakta ve diğer pek çok şeyde) birini bul yemin ediyorum nikah şahidin olurum. Düğünde var gücümle alkışa tutarım sizi.

Bulamazsın ama, nesli tükenmekte olan bir tür bu yukarıda özelliklerini saydığım. O neslin geriye kalmış birkaç üyesinden biri olarak da haliyle kendi türümü biliyorum.

Ortalama bir insanın bu nesli tükenen türden bir bireyle hayatında bir kere karşılaşma ihtimali istatistiki kaynaklara göre kırkyedibinde ikiymiş! Üstelik bu yalnız bir kere karşılaşma ihtimali bunun ikincisi için yapılan istatistik çalışmalarının sonuçlanabilmesi için ikiyüzonaltı yıl daha lazımmış. Senin o kadar ömrün var mı? Benim yok.

Yani böyle bir şans insanın ayağına bir kere geliyor o da her insana değil.

Artık olayların ciddiyetini anlaman lazım, sen benden başka kimi seveceksin hem? Sizin türünüz (güzel ama ukala) kendisini odunruhluayıgiller familyasının kucağına atmasıyla ya da güzelamaaptallığındanevdekalmışgiller familyasından bir üye olmasıyla ünlüdür.

Yapma, o güzel genlerini odunruhluayılarla sentez edip gelecek nesilleri tehlikeye atma gözünü seveyim. Hem bana hem kendine hem sonraki nesle yazık günah, hem benim türümün koruma altına alınması gerek. En iyisi mi sen beni korumana al ben senin koruman altında yaşayıp gideyim.

Hem bu özelliklerini başta saydığım türü koruma altına alana devlet üçyüzbin lira yardım yapıyormuş, bununla orta halli bir ev rahat alınır. Hem romantik, hem becerikli ve pek çok özellikli ben üstüne bir de ev.

Sen beni bırakırsan Allah da senin belanı verebilir benden söylemesi.